Her iki hamileliğimin ortak yanı ilk 3 ay düzenli progesteron kullanmış olmam.Artık sebebi buna mı bağlamak lazım, rahim yapısına mı, içten içe doğum yapmaktan tırsmama mı yoksa genetik faktörlere mi; neticede Ayşe Mitra ile de tıpkı ablası gibi 40. haftayı tamamlıyoruz.İçeri giren, çıkmak bilmiyor.
Elim yüzüm gözüm ayaklarım her yanım şiş..Bi doğursam rahatlayacakmışım gibi dolaşıyorum etrafta.
İlk doğumda aldığım suni sancı ve sonrasındaki travmaları tekrar yaşamaya niyetim olmadığı için son 2-3 hafta kendi sancılarım başlasın diye neredeyse bir düz duvara tırmanmadığım kaldı. Her gün 1,5 saat yürüyorum, 3-4 kat merdiven çıkıyorum, duyduğum bütün koca karı ilaçlarını karıştırıp içiyorum..
Ihhıııhh yok..Bırak sancıyı, en ufak bir belirti bile yok.
39. haftadan itibaren doktorum manipülasyonlara başlıyor, Ayşe Mitra çok yukarıda çünkü.Muhtemelen sancılarımın başlamama sebebi de bu. Dakikalarca Ayşe Mitra'ya dışarıdan tık tık bir şeyler yapılıyor ama tısss..Daha önce doğum yaptığım için 1 cmlik bir rahim açıklığım var, bi de 0,5 cm ilavesi oluşmuş; hepsi bu.Yani 40. haftaya doğru gidiyorum ama ufukta doğum yapacağıma dair hiç ihtimal yok.
İlk 4 ay düzenli devam ettiğim akupunkturcu nefesçi kadın doğum doktorumun kapısını tekrar çalıyorum. O dönem hedefimiz Ayşe Mitra'yı karnımda tutmaktı, şimdi ise onun sağlıklı bir normal doğumla dışarı çıkmasını sağlamak..
Almanya'da 42. haftaya kadar sancıların beklendiğini öğreniyorum.Hala bir şey yoksa suni sancı işlemine geçiyorlarmış. Bizde ise bebek hali hazırda 4 kilo civarında beklendiği için diğer doktorum 41. haftaya kadar beklemeyi düşünüyor. Hala sancı başlamazsa suni sancı verilecek, yine de olmazsa son çare sezeryana alacaklar.
İşte bu hiç olsun istemiyorum.Sezeryan olacaksam gideyim sabah fönümü çektireyim, makyajımı yapayım, fotoğrafçı tutayım, çat çat kesip alsınlar..Suni sancıyla onla bunla uğraşmıyayım. Süslü püslü odalarda prenses gibi doğurayım, hemen facebook'a fotoğraf post edeyim!
Suni sancı alacaksam da bu iş normal doğumla sonuçlansın istiyorum.
E tabi bunun garantisi var mı? Yok!!
Akupunkturcu doktorda tam da benim gittiğim esnada Almanya'da 30 yıl ebe hemşirelik yapmış Türk bir bayan misafir olarak gelmiş.Oturup sohbet ediyoruz.Esasen belki de bir kadın doğumcudan daha bilgili ve tecrübeli bu kadın çünkü Almanya'da doğumları ebeler yaptırıyor, doktorlar sadece epizyo dikişi aşamasında müdahil oluyorlar sürece.Meğer hamilelere akupunktur da yaygın bir uygulamaymış orada. Sancıların bir an önce başlaması ve rahim ağzı açıklığımın artması için akupunktur seansına başlıyoruz.Ayşe hemşire batırıyor iğneleri bu sefer.
Seans bitiminde doktorum tekrar bir takım manevralar için beni muayeneye alıyor.
Bu arada ikinci doğum olunca, muayenelerim inanılmaz rahat geçiyor.Bana cesaret veriyor doktorum, 5 kilo olsa yine de doğurursun hiç merak etme diyor.
Her iki doktorum da gayet rahat normal doğum yapabileceğime, bebeğin iri olmasına çok da takmamam gerektiğini söylüyorlar tekrar tekrar.
Akşamları arka arkaya ananasları hurmaları götürüyorum, karanfil yağlarını orama burama sürüyorum..Her gece "acaba bu gece sancılarım başlar mı, suyum gelir mi" diye düşünüp yatıyorum.
Sabah yine hiç bir şey olmadan, kupkuru uyanıyorum..
Ve 15 Mart 2016 Pazartesi itibariyle 40. haftayı bitiriyorum, uzatmalara giriyoruz..
Perşembe doktorumun çalışmadığı gün;ve o gün hastaneye yatma kararı alıyoruz daha da fazla beklemeden.
Evet artık günümüz belli oldu, adı konuldu bu işin..Ayşe Mitra en geç Cuma günü kollarımda olacak..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder