17 Kasım 2016 Perşembe

Mission Accomplished: Suni Sancılı Normal Doğum,Epiduralsiz,4 kilo 100 gram

Doğum sancısının nasıl geliştiği konusunda hiç bir fikrim yok, zira her iki doğumumda da suni sancı kullanmak zorunda kaldık.
Söylenen şu ki, suni sancıda ağrılar doğal sancıya göre daha şiddetliymiş ve dayanılmazmış.
Eğer öyle ise, kısmet olur da 3. defa anne olursam doğumla ilgili tek dileğim kendi sancılarımın başlaması olur herhalde.Çünkü suni sancıda korkulacak hiç bir şey yok.Eğer kafa olarak hazırsanız, doğru nefes alma teknikleriyle ilgili bir kaç youtube videosu izlediyseniz,epidurala gerek kalmadan doğum yapabilirsiniz. Benim gibi canı tatlı bir insan bunu söylüyorsa inanın lütfen!Eh doğal sancı bundan daha da katlanılabilir bir şey ise, o zaman yemeği fırına koyup doğururum sanırım!
Neyse, bakkala gider gibi gittik ya doğuma, hah işte aynı rahatlıkla doğdu Ayşe Mitram..İşte saat saat bir normal doğum hikayesi..Tüm detayıyla suni sancılı,epiduralsiz normal doğum nasıl olurmuş merak edenlere..
17:00: Yaklaşık 3-3,5 saattir suni sancı alıyorum,NST'ye bağlanıyorum, koridorda volta atıyorum. Bebeğin kalp atışları gayet normal,ben de hızlı hızlı arşınlıyorum koridoru. 4 yıl önceki halimin tamamen aynısı, sadece bu defa bi 6 kilo fazlam var! Gram sancım yok. Hemşire rahim açıklığı için gelip ölçüm yaptı, hala 1,5 cm.
19:00 : Durum hala aynı. Artık moralım bozulmaya başladı.Kaçta giriş yaptılar bilmiyorum ama kattan en az 3 kadın ciyak ciyak seslerle doğumhaneye alındı.Bende ise açıklık ancak 2 cm,düzenli sancı hiç yok, acı ağrı hissetmiyorum. Akupunkturcu doktoruma whatsuptan yazmaya başlıyorum.Çok üzgünüm diyorum.Su kesemi mi patlatsalar diyorum.Dur daha yarına kadar yolu var diyor Hatice Hanım.Ama doğumu yaptıracak olan doktorumla konuşmalarımızı düşünüyorum.Süreç uzarsa uğraşmayalım sezeryana alırız demişti.Yani bu kız hızlı şekilde gelmeli, yoksa doğumhaneye değil ameliyathaneye gidiyorum!İştar geliyor hastaneye.Beni hastane gömleği ve suni sancı aletine bağlanmış halde görünce ağlamaya başlıyor, sarılıp öpüp onu Mavi Bahçe'de kuzeniyle yemeğe gönderiyorum.Yaw epidural için katater takmadık diyoruz.Tekerlekli sandalyeyle aşağı kata indiriliyorum. Bir kaç deneme ve bol espriden sonra katater de takılıyor. Deneme dozu veriliyor. Zaten herhangi bir ağrı hissetmediğim için pek de etki etmiyor.
Rutinim hep aynı:koridorda volta, NST,volta,NST.
20:30: Doktorum geldi.Emre Bey'e " Yok bişi yaw gelmiyor bu kız" diyorum.Tamam dur bi bakalım diyor. Bir iki manevra yapıyor yine. Bebeğin çok yukarıda olduğunu söylüyor. Biraz sonra da "haydi bi de su kesemizi patlatalım" diyor. 2-3 saat içinde doğum başlamazsa kesin sezeryan olacağım.
Doğumhaneye giriyorum.İlk doğumumda yaşadığım her şeyi adım adım aynen yaşıyorum.O zaman bu aşamaya geldiğimde 3 kere filan epidural aldığım için su kesesi patlatılırken hiçbir şey hissetmemiştim. Korkuyorum.Ama pek de acımıyor.Yavaş yavaş, itinayla hareket edildiği için su kesesinin boşalması uzun sürüyor.İlk doğumumda foşurt diye boşaltıldığını hatırlıyorum.Oysaki bu çok tehlikeliymiş.
22:00: Ooouuyy bişiler oluyor galiba!!! Sancıları hafif hafif hissediyorum artık. Regl sancısı gibi.Yandım bittim değil, hala telefonla konuşuyorum, kalkıyorum filan ama..Gözüm NST'de..Sancılar 5 dakikada bir geliyor, geleceği zaman aletteki rakamlar hızla yükselmeye başlıyor, bu arada bebeğin de kalp atışlarını takip ediyorum.Su kesesi patlatıldıktan sonra rahim ağzı açıklığı hızla artıyor ama hala yeterli değil.Durum çok kritik. 1 saat sonra sezeryan için ameliyathaneye alınabilirim.Bu arada İştar nerede yatacak mevzusu baş gösterdi.Babamın arabasında uyuyakalmış. Benim başından beri düşüncem annemlerde kalması, gece de Çağrı'nın benimle kalmasıydı ama annem İştar da odada kıvrılır yatar deyince tepem attı.Annem, kayınvalidem burada durdukça doğum da ilerlemiyor gibiydi sanki.En sonunda ikisini de eve yolladım,anneme sen İştar'la kal dedim. Sezeryana alınırsam zaten bebek 2 saat sonra aramızda olacaktı, o zaman sizi çağırırız dedik.
23:00 : Sancılar baya bir şiddetlendi.3 dakikada bir geliyor ve artık nefes teknikleriyle ağrıyla baş ediyorum.NST'den sancının geleceğini görüyorum ve gözlerimi kapatıp dalgalı bir denizde giden bir tekne hayal ediyorum ve diyaframdan kocaman bir nefes alıp, tam sancı tavan yaptığında nefesi dışarı veriyorum.Bu şekilde durumu atlatmam da inanılmaz kolaylaşıyor,zira sancı şiddetim tavan şu anda.
23:30:Sancılar iki dakikada bire indi.Emre bey odada. Batikonlar sürüldü ve bir kaç ıkınma denemesi yapacağız dedi.8 cm'deyim. Yavaştan Türk filmi sahnelerine gelmeye başladık.Sancı geldiğinde ıkınıyorum,doktorum aşağıdan bir kaç manevra yapıyor.Nasıl rahat anlatamam, ağzında cak cak sakız :) Hiç bir şey olmuyor. "Efektif ıkınamıyorsun" diyor.Yine aynı şey oldu yani.İlk doğumumda tam 1,5 saat ıkınmıştım doğumhanede  ve yine de olmayınca vakum kullanılmıştı.Sancı karşılama, açılma her şey ok fakat ıkınamıyorum. Normalde doğal bir refleks şeklinde olması gerekiyor ama o his bana gelmiyor bir türlü. Dolayısıyla yine ilk doğumumda olduğu gibi ıkınmam gerektiği için sanki bir tür yeni pilates hareketi gibi ıkınmaya çalışıyorum. 3-4 kere daha deneme yapıyoruz.Yok yine bir şey olmuyor.Sonuncuda biraz daha yükleniyorum, "hah tamam bu biraz oldu gibi" diyor doktorum.
24:00: Dayanamıyorum artık ölücem galiba. Epiduralsiz geldim bu noktaya kadar ama avaz avaz "epiduraaaal" diye bağırıyorum.Beni zorlayan sancılar değil artık, doktorumun yaptırdığı ıkınma manevraları.Aynı anda hem müthiş bir ağrı çekiyorum bir de üstüne ikide bir ıkınmam isteniyor.Yoruldum çok yoruldum."Tamam ben ıkınamıyorum, sezeryana alın beni" diyorum.Bağırmaya başlıyorum acıdan.Eşimin elini deli gibi sıkıyorum
00:30: Etimden et koparılırcasına bağırıyorum, baya opera sanatçısı gibi filan.Kat hemşireleri odaya doluşuyorlar.Canı tatlı Sibel sahnede.Bir küfrediyorum, bir küstüm oynamıyorum diyorum, bazen de hırs yapıyorum, doktor ıkın demiyor ama ıkınıyorum. 10 cm tam açıklıktayız artık.Ayağa kalkıyorum.Daha önce izlediğim videolarda gördüğüm gibi ayakta denemeler yapıyorum.Olmuyor.Susuyorum.Çok su içme deniyor.Hala sezeryana girme durumumuz var çünkü.Bebek çok yukarıda lafları dolanıyor. Ve doktorum "haydi bir daha ıkın bakalım" diyor.Var gücümle ıkınıyorum bağıra bağıra..Sanki daha bi doğal oluyor bu defa her şey " Dur ıkınma ıkınma"deniyor, bir telaşla  sedyeye aktarılıyorum. Gözümü kapatıyorum.Ayşe Mitram geliyor galiba.Sanırım ıkınmayı becerdim bu sefer..
00:45: Doğumhanede çataldayım.Çocuk doktoru,hemşireler, kameralar,eşim hepsi hazır.Haydi son bir ıkın diyor doktorum.Ikınıyorum.Hiç bir şey olmuyor.Bir daha diyorlar. Ve ömrümün belki de en güçlü fiziksel aktivitesini yapıyorum.O tanıdık his.İçimden kayıp giden bir şey..Başardım...Ayşe Mitra'yı doğurdum ben!! Son ıkınma sırasında bir de tekme atıyorum doktoruma..
Ayşe Mitra ağlıyor.Kucağıma veriyorlar, "sen miydin o" diyorum..Bunca zamandır sen miydin karnıma tıp tıp tekme atan.."Çok güzelsin sen annem" diyorum, Ayşe Mitra'ya sarılıp ağlıyorum.Hemşire ağlıyor, eşimin gözleri sulanıyor..
İnanılmaz iri bir bebek.. Tam 4 kilo 180 gr .Gram epidural almadan, sağ salim doğuruyorum kızımı. Gurur duyuyorum kendimle..Artık 4 kişilik bir aileyiz..Şaka maka iki kızım var artık..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder